SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4807 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ يُونُسَ وَحُمَيْدٍ عَنْ الْحَسَنِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُغَفَّلٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ وَيُعْطِي عَلَيْهِ مَا لَا يُعْطِي عَلَى الْعُنْفِ

 

Abdullah İbn Mugaffel'den (rivayet edildiğine göre): Rasûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur:

 

"Muhakkak ki Allah (kullarına karşı son derece) yumuşak muamele eder ve yumuşaklığı sever, şiddet karşılığında vermediğini yumuşaklık karşılığında verir."

 

 

İzah:

Buharî, istîtâbe, istizan, davât, edeb; Müslim, birr, selâm;Tirmizî, istizan; İbn Mâce, edeb; Dârimî rikâk; Muvattâ, isti'zan; Ahmed b. Hanbel, 1,112, IV, 87, VI, 37, 85, 199.

 

Söz ve işlerimizde nâzik ve yumuşak huylu olmak anlamma geıen "rıft" övülmüş sıfatlardandır. Rıf-kın karşılığı kabalık ve sertliktir.

 

Allahü Teâlâ hazretleri, kullarına karşı son derece merhametli ve lûtuf-kârdır. Kullarının da birbirlerine karşı nâzik ve yumuşak davranmalarını, kabalık ve sertlikten kaçınmalarını, hoşgörü ile hareket etmelerini ister.

 

Rıfk ile muamele insanları dostluğa ve kardeşliğe götürür. Aralarında­ki düşmanlıklar, bu sayede son bulmuş olur. Binaenaleyh, kötülükler bile daima iyilikle karşılanmalıdır. Nitekim, yüce Allah Kur'ân-ı Keriminde: "İyilikle kötülük eşit değildir. Sen kötülüğü en güzel olan iyi hareket­le önle. O vakit bakarsın ki seninle aralarında bir düşmanlık bulunan yakın bir dost gibi olmuştur"[Fussilet 34] buyurmuştur.

 

Dinen, aklen ve hikmeten güzel ve faydalı görünen şeylere muvafakat etmek de rıfk sayılır. Nebi efendimiz: "Allah Teâlâ ve tekaddes hazretleri bir ev halkını severse aralarına rıfk verir" buyurdular. Bu yüce insan kendisine Nebiliğinin ilk yıllarında, birçok düşman, ak­la hesaba gelmez eza ve cefa ettikleri halde yine hepsine rıfk ile davranır­lardı.

 

Rıfk, sahibini her istediğine ulaştırır, bütün münasebetlerden emin ey­ler. Dikkatle bakılınca, görülür ki yumuşaklığın etkisi azarlamak ve şid­det göstermekten daha çoktur. Yumuşaklık her zaman hiddetleri dindirip düşmanları dost edebilir. Fakat hiddet, şiddet arttırmaktan ve dostu düş­man etmekten başka bir işe yaramaz.[Ahmed Riffat, Tasvir-i Ahlâk 257. ]

 

Muhakkak diğer övülmüş ahlâklarda olduğu gibi, rıfkın en kâmil ma­nada tecelli ettiği kul, yine Resul-i zişan efendimizdir. Kendisi, bir gün dahi kaba konuşmamış, şahsı hislerine kapılarak bir müslümana kötü söz söylememiştir.

 

Hz. Enes, efendimizin bu ahlâkını şöyle anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.) kötü konuşmaz, lanetçi, küfürbaz biri değildi. Birisini ayıplamak istedi­ği zaman, onun hakkında sadece; O'na ne oluyor, alnı toprağa varası-ca; demekle yetinirdi."[Buharî, edeb]

 

Bu sözüyle, efendimiz, kişinin çok secde etmesi için dua etmiş olurdu.

 

Daima ümmetine yumuşaklığı tavsiye eder; "yumuşaklık bulunduğu herşeyi süsler, yumuşaklık bir şeyden de alınırsa onu lekeler."[Müslim, birr]

 

"Bir kimse yumuşak davranmadan mahrumsa hayırdan da mah­rumdur"[Müslim, birr] buyururdu.

 

Bu hadislerden, yumuşaklığın herşeyde olabileceği anlaşılmakla bera­ber İslamda, şeriat, yahut cemaatin maslahatının muktezası olan yerlerde sertlik göstermek caiz ve lüzumludur.[Eşref edip, Asr-ı Saadet, VI, 520.]